Kut anlayışı, İslamiyet’in kabulünden önce kurulmuş olan Moğol ve Türk devletlerinde kabul gören bir inanıştır. Kut anlayışına göre kut kavramı tanrıdan gelen bir güçtür. Kut sadece ülke hükümdarında olan bir güçtür ve tanrı bu gücü geri çekerse hükümdar hayatını kaybeder. Hükümdar kutsal kabul edildiğinden dolayı hükümdarlar öldürüldüğü zaman kanını akıtmamaya özen gösterilmiştir. Bu nedenden dolayı kut anlayışının hakim olduğu devletlerde hükümdarların ve hükümdar çocuklarının özellikle boğularak öldürüldüğü bilinmektedir. Kut anlayışı Türkler içerisinde Osmanlı Devletine kadar etkisini göstermiş olan bir anlayış türüdür. Osmanlı devleti zamanında İslamiyet en uç noktalara ulaştığından dolayı kut anlayışı terk edilmiştir ancak hükümdar ve ailesinin kanı kutsal sayılmaya devam ettiğinden dolayı Osmanlı Devleti içerisinde hükümdarlık yapmış olan padişahların büyük bölümünün boğularak öldürülmesi devam ettiği gözlerden kaçmamaktadır.
Kut kavramı tarih kitaplarında hut, kud, gut gibi ifadeler ile de anılmaktadır. Bahsi geçen bu ifadelerin kut anlayışını sembolize ettiğini bilmenizi isteriz. Türk devletleri incelendiğinde yönetme yetkisinin tanrı tarafından verildiğine inanıldığı karşımıza çıkıyor. Bu inanışa ise kut denilmekteydi. Kut kavramı kan yoluyla geçtiğine inanılan bir kavram olduğundan dolayı hükümdar kutsal sayıldığı gibi aynı kanı taşıyan çocukları da kutsal sayılmaktadır. Hükümdarın çocukları da kutsal bir kana sahip olduğundan dolayı çocukların ülkeyi yönetme yetkisi bulunmaktaydı.
Kut anlayışını benimsemiş olan devletler incelendiğinde ülkeyi sadece bir aileye mensup olan kişilerin ülke var oldukça ülkeyi yönettikleri görülmektedir. Durumun böyle olmasındaki temel neden ülkeyi sadece kutsal kana sahip olan kişilerin yönetebileceğine inanılmasıdır. Tanrı tarafından verilmiş olan ülke yönetme yetkisi başka ailelere verilmemiş olduğundan dolayı hanedan dışından hiç kimse ülkeyi yönetmemiştir.
Tarih kitapları her ne kadar kut anlayışının Osmanlı devleti ile terk edildiğini söylese de Osmanlı devletini incelediğimizde aslında kut anlayışının Osmanlı devletinde de devam ettiğini görüyoruz. Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü yılları inceleyecek olursanız Osmanlı devletini sadece aynı hanedan içerisinde yer alan kişilerin yönettiğini görebilirsiniz.
Kut anlayışı ülke üzerinde istikrarı sağlamak adına etkili olsa da birçok problemi beraberinde getirmektedir. Hanedan içerisinde yer alan kişilerin kutsal kana sahip olması bir süre sonra diğer hanedan üyelerinin ülke yönetimine dahil olmak istemesine neden olmuştur. Birçok Türk devleti hanedan içerisinde yer alan kişilerin çekişmeleri sonucunda parçalanıp yıkılmıştır. Özellikle İslamiyet öncesinde hüküm sürmüş olan Türk devletlerini inceleyecek olursanız kut anlayışından dolayı bir süre sonra iç savaşın çıkıp ülkenin bölündüğünü ve tamamen yok olduğunu görebilirsiniz.