Heykel sanatı dünya üzerindeki en eski sanat dallarından birisidir. Birçok sanatsever resim sanatının tarihsel açıdan daha eski olduğunu düşünse de heykel sanatının daha eski bir sanat dalı olduğu tespit edilmiştir. Heykel nedir diyecek olursanız heykelin çeşitli materyaller kullanılarak canlı ve cansız varlıkların 3 boyutlu olmak üzere şekillendirilmesidir diyebiliriz. Heykel sanatı nasıl bulundu konusunu irdelerken heykelin dini inançlar etkisinde ortaya çıktığını gördük. Yapılan arkeolojik kazılar sonucunda kilden yapılmış olan çok sayıda figür bulundu ve bu figürlerin insanların tanrı olarak tapmak adına kullanıldığı tespit edildi. Heykellerin bu etkisinden dolayı heykellerin büyük bölümü tarih boyunca dinler ile özdeşleştirilmiştir.
Dünden bu güne yapılmış olan arkeolojik kazılar sonucunda bulunan en eski heykelin milattan önce 40000 yıllarında yapıldığı tespit edildi. Bu heykel fil dişinden yapılmış olan bir kadın başıdır. Heykelin tarihsel gelişimi incelenecek olursa eski Mısır medeniyeti ve eski Yunanlılar karşınıza çıkacaktır. Eski Mısırlıların özellikle Firavun dönemindeyken mermerden ve kireçtaşından çok sayıda heykel yaptıkları görülüyor. Ayrıca eski Yunanlılar da dev heykeller konusunda akla gelen kişilerdir. Eski Yunanlar insan bedenini heykelleştiren en önemli medeniyettir.
Eski Yunanlıların insan bedeni gibi karmaşık şeyleri rahat bir şekilde heykel haline getirmesindeki en önemli başarı etkeni kullanmış oldukları malzemelerdir. Eski Yunanlar oyulması kolay olan süngertaşı ve mermer gibi malzemeleri heykel yapımında kullandıkları için birçok medeniyete oranla daha başarılı denilebilecek düzeyde heykeller yapmışlardır.
Modern anlamda heykelcilik İngilizler ve İtalyanlar tarafından geliştirilmiştir. Rönesans döneminde yapılan birçok heykel modern heykelciliğin doğmasına katkı sağlamıştır. Mikelanj tarafından yapılan Davut ve Musa adlı heykeller heykelcilikte modern çizgileri yakalamanın ilk örnekleri olarak kabul edilir. Her ne kadar heykelcilikte İtalyanlar ve İngilizler ön plana çıksa da Afrikalı ve Hindistanlı heykel ustalarının da başarılı işler yaptıkları biliniyor.
Türklerde heykel anlayışını incelediğimizde ilk heykel örneklerinin mezarların başlarında yer alan balbal adı verilen taşlar olduğunu görüyoruz. Bu heykellerde detaylar çok belli olmasa da yüklendikleri anlam nedeniyle heykel olduğunu söyleyebiliriz. Türkler arasında heykel sanatının bir adım öne çıkması Padişah Abdülaziz zamanında olmuştur. Kendisi heykelini yaptırarak heykel sanatına olan teşvikini göstermiştir. Heykel sanatının Türkler arasında bu kadar geç gelişme göstermesinin en büyük nedeni İslam dinine göre heykel yapmanın günah olarak kabul ediliyor olmasıdır. Peygamberimiz zamanında heykel yapıp bunu tanrı ilan ediyorlardı ve bu heykellere put adı veriliyordu. Putlaşmanın tekrardan ortaya çıkmasından korkulduğu için insanlar heykel yapmanın İslam dinine göre günah olduğunu düşünmeye başladı ancak ilerleyen yıllarda insanlar bilinçlenince böyle bir şey yapmanın aslında günah olmadığı kavradın ve heykel sanatı biz Türkler arasında da gelişmeye başladı.