Kimyasal olayların yer aldığı anlatımlarda sıklıkla duymuş olduğumuz foton kelimesi ister istemez nedir foton sorusunu sormamıza neden oluyor. Bu kavrama kimyasal bir dille ifade etmemiz gerekirse elektromanyetik dalgaların sahip olduğu toplan enerjisini oluşturan parçacıkların tümüne foton denilmektedir. Elektromanyetik dalgalar sizlerin de bildiğiniz gibi bir yayılma eğilimi göstermektedir. Yapılan incelemeler sonucunda elektromanyetik dalgaların foton şeklinde taşıma yaparak bir noktadan başka bir noktaya gittikleri tespit edilmiştir. Uzaysal bazda hızları ele alındığında ışık hızı ile aynı olduğu söylenebilir. Aslında bunun belirtilmesine gerek yoktur çünkü elektromanyetik dalgalar ışık hızıyla hareket eder.
Fotonlar söz konusu olan bu elektromanyetik dalgalar ile eş bir şekilde taşınmaktadır. Foton enerji parçacıkları durağan halde ele alınacak olursa ağırlıklarının sıfır olduğu görülür. Her ne kadar kütleleri olmasa da enteresan bir şekilde yerçekiminden etkilenmektedirler. Fotonların yayılışı incelenecek olursa dalga şeklinde yayıldıkları görülüyor. Her ne kadar dalgalar halinde yayılıyor olsalar da etkileşime dalgalar halinde girmedikleri bilinmektedir. Bunu aklımıza getirdiğimizde fotonların parçacıklar halinde etkileşime girdiklerini söyleyebiliriz. Parçacıkların enerjisi fotonun frekansına bağlıdır. Parçacıkların enerjisinden bahsetmek için fotonun frekansına bakılmasındaki en büyük neden şüphesiz budur.
Foton kavramı karşımıza özellikle ışığın dalga mı yoksa parçacık mı olduğu sorusu sorulduğunda çıkmaktadır. Bu konuda çalışma yapan en ünlü isim Einstein’dır. Kendisi ışık üzerinde incelemeler yaparak fotoelektrik etkiyi keşfetmiş ve ışığın parçacık yapısında olduğunu söylemiştir. Kendisi ışık içerisinde yer alan parçacıklara foton adını vererek foton kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Günümüzde ışık merak uyandıran ve halen çözülemeyen çok sayıda soruyu içerisinde barındıran bir kavramdır. Bu yüzden birçok bilim insanının günümüzde halen ışık üzerinde araştırmalar yaptığı bilinmektedir. Işık ile alakalı akıllarda günümüzde de soru işaretlerinin olmasının en büyük neden ışığın bazen parçacık bazen de dalga şeklinde davranıyor olmasıdır. Işık nerede nasıl davranacağını nasıl belirliyor konusu gerçekten de çok gizemlidir. Çift yarık deneyini inceleyecek olursanız olayın karmaşasını daha iyi bir şekilde anlayabilirsiniz. Birçok bilim insanı bu durumu Allahın varlığı ile ilişkilendirmekte ve ışığın bu davranışının Allahın var olduğunun bir göstergesi olarak görmektedir. Çünkü gözlemci olduğunda ve olmadığında ışık tamamen farklı davranmaktadır.
İnsan gözü fotonları görebilme konusunda yeterli düzeyde gelişmemiştir. Aslında durumun böyle olması gerçekten de daha iyidir. Tek bir fotonu algılayabilecek düzeyde bir göz yapısına sahip olsaydı küçük bir ışık kaynağı bile ciddi anlamda görüntü karmaşasının yaşanmasına neden olur. Bu durum da insanın kusursuz bir şekilde yaratılmış olduğunun önemli bir göstergesidir. İnsan Allah’ı bulmaya çalıştığı zaman bilim bile bizleri Allah’a götürmektedir. Bu yüzden bu kadar derin bir bilimsel durumun bizleri tekrardan Yüce Yaratıcıya götürdüğü düşünüyoruz. Tüm bu gerçekleri görmüş olmasına rağmen Allah’ın varlığını inkar eden bilim insanlarının halen var olması gerçekten de büyük bir inkardan başka bir şey değildir.